Tuvaletten, benim yatak odamdan çıkan timsahlar, ya da kendi odasının duvarından gelen balina, ya da dedenin resminden bakan timsah... daha başka şeyler de var tabii.. Ada odasından, karanlıktan, tuvaletin kapağının açık olmasından, kendi odasına yalnız gitmekten, balkona çıkmaktan korkar oldu bir anda.. Ağlamalar, uyanmalar ve artık burada yatmıycam diye sabahın 5'inde kalkmalar... Korkularını ifade ediyor esasında, pek çok çocuğa göre şanslıyız belki de ama bunlarla nasıl başedeceğiz.. Korkma demek yetmiyor ki.. Dün akşam pencereden dışarıya bakıyoruz, babamızı bekliyoruz, birden bire bir şimşek çaktı.. Bizimki yerinden fırladı,"mavi oldu yeşil oldu" şeklinde ve bütün gece "Anne, pencereleri kapat fişek bizim eve gelmesin" diyip durdu.. Güler misin ağlar mısın??
Bir kere kendi tepkilerimizi kontrol etmemiz gerektiğini biliyoruz. Yani, öncelikle köpek görünce kaçan, böceğe bağıran bir anne olursak çocuk da bizi taklit edecektir.
Sonrasında da onun korkularını görmemezden gelmemeliyiz. Korkacak birşey olmadığını anlatmak işe yaramayacaktır. Ancak, kendini ifade etmesine ve korkuları tanımaya çalışmasına çalışabiliriz.
Onu kaygılandırmadan, sakin olacak şekilde, onun yanında olduğumuzu hissettirerek, korkulacak durumla karşılaştığında kendini güvende hissetmesini sağlayabiliriz. Birlikte deneyler yapabiliriz.
Bir makale okumuştum: Korkulan nesne ile mesafeyi aşamalı olarak azaltın diyordu. Örneklerle aşama aşama, kitapla, resimle, sohbet ile yavaş yavaş korkulan örümcek, böcek v.s. ye yakınlaştırmaya çalışabiliriz.
Biraz da zaman tanımak lazım.. Bekleyelim ve görelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder