30 Ekim 2010

Evdeki kreş ... Ada ve Pars ...


Geçen Pazar bizim evde kreş açtık .. Ada , kuzen Pars, Yağız ve Damla da aramıza katıldı .. Oğlanlar odanın birinden diğerine koşturmakta, her yerde oyuncaklar adeta birer tuzak formunda, Damlacık da onların arkasından yerlerde bir o yana bir bu yana gitmekte .. Şaka bir yana gerçekten çocuklar evin neşe kaynağı ama hep bir araya geldiklerinde oldukça fazla gürültü ve patırtı oluyor . Sanırım kalabalık ailelerin müstakil evlerde yaşaması lazım .. yoksa apartmandakiler için üzgünüm ... Pars akşam yemeğe de kaldı bizde.. Menü mercimek çorbası , balık kroket ve makarna .. Pars'ın deyişiyle "Enfes " , Ada'ya göre "Haftanın Yemeği" :))

29 Ekim tatili tam gaz .....

3,5 günlük tatilimiz Perşembe günü yağışlı ve fırtınalı bir havada başladı ... Ada uzun zamandır evde bu kadar vakit geçrimemişti... tüm öğledensonra odasında oyuncakların birini indirdi diğerini kaldırdı .. ben arada sırada oyuncak kutularının yerlerini değiştiriyorum, ya da uzun zamandır gözden ve gönülden ırak olanları ortaya çıkartıyorum .. bu sayede uzun soluklu bir oyun lurmaca ve oyalanmaca oluyor.. . sanki yeniden keşfetmiş gibi tüm oyuncaklara saldırıyor ..

Cuma günü, 29 Ekim , sabah çok önemli bir randevumuz vardı.. eski arkadaşımız Akselin evine gittik.. Allah'ım o ne buluşma öyle , nasıl da özlemişler birbirlerini... alt alta üst üste tam 3 saat oynadılar , birlikte yemek yediler .. birbirlerine tabii ki doyamadılar ama bizim çok önemli bir başka programımız vardı .. tekrar sözleştik ve ayrıldık ..

Damla bebeğin Diş Buğdayını yaptı Yeliz.. ikinci dişi de bu arada patlamış olan minik Damla'mız için bir araya geldik .. yemekler enfesti .. gerçi ben ucundan tattım herşeyin ve vicdan azabı duydum ama naapalım, şeker sağolsun :)) ve de nitekim akşamki ölçümde şeker biraz fırlamış çıktı ... kurabiyeler de süperdi .. oğlanlar Yağız, Ada ve yelizin ablasının oğlu metehan üst katta ordan oraya koşturdular .. tepindiler , sanıyorum çok çok eğlendiler .. Damla kuş da kucaktan kucağa keyifli bir gün geçirdi .. Darısı 1 yaş kutlamasına ...

28 Ekim 2010

Ada 'dan İnciler :))


29 Ekim nedeniyle Okulda Ekim ayı Cumhuriyet ve Atatürk ayı olarak kutlanıyor , bu bağlamda çocuklara bilgi bombardımanı oluyor ...Bu nedenle kafası bulanan Ada 'dan gelen sorular :

Ada - Annecim Allah baba mı yoksa Atatürk mü daha büyük ???
Anne - !!!!!!!!!!!!

Daha sonra okul ile Atatürk 'ün Evini ziyaret eden Ada nın kafası iyice karışır...

Ada - Anne biliyor musun Atatürk de insanmış, bardağı var , yatağı var , evine gittik .. hatta annesi babası bile varmış .. yaşıyormuş ...

Doğrusu bazen insan kifayetsiz kalıyor ...

Bir başka inci de dün akşam geldi :

Ada - Anne ingilizce öğretmeni keep quiet diyor , sonra da sit down .. ne diyor acaba????
Anne - !!!!!!!!!!!
3 Kasım da veli toplantısı var, ne demek istediğini o zaman daha iyi anlayacağız :))))

22 Ekim 2010

İkizler aramızda .. Hakan Baba kız babası oldu ...


Uzun zamandır yollarını gözlediğimiz ikiz prenseslerimiz dün aramıza katıldı ... Allah analı babalı büyütsün, Hakan ve Meltem'e kolaylık versin ...

2010 çok bereketli geldi bizim gruba .. Önce Tibet geldi , sonra Elif Hala oldu , Ali ile , Hande ve Banunun minik yeğenleri Su geçen hafta doğdu ve şimdi prensesler... Sırada da bizim yerfıstığı olacak , Alllah kısmet ederse...

Tüm minikleri öpüyoruz , Ada'cım hayatım, nesil değişiyor ve sen de Yiğit Abi gibi gerçekten "Abi" olacaksın ...

Hamilelik Şekeri ....


Böyle de birşey varmış , öğrendik .. Reçellere, tatlılara ve mantıya son ...
Hamilelikte diyabet gerçekten riskli bir durummuş.. Değerlerim çok fena değil ama yine de dikkat edilmesi gereken sınırlarda .. İlk önce şeleri ve şekerli besinleri kestik, karbonhidrata son ama yine de alınnası gereken besin grupları var , kepek ekmeğine talim ...
Çok ciddi bir yanı var, erken doğumu tetikliyor, Ada 30. haftada gelmeye kalkmıştı ve biz anne oğul 4 haftadan fazla hastane odasında serumlara bağlı kaldık .. O zamanlar ki 36 yaşındaydım, şeker olayına bakılmamıştı... Aynı şeyleri yaşamayalım değil mi? Dolayısıyla bu tespit edildiğine göre önlemlerimizi sıkı tutatlım ve beslenmemize dikkat edelim..
Birşeyi çok merak ediyorum, aşerme meselesi , millet hamileyken onu bunu ister , benim canım neden hiçbir şey istemiyor, son 1 ayda hiç kilo almamışım... Nasıl artırabileceğim bu iştah olayını bilemiyorum ...
Şİmdi TV de Merih Akalın konuşuyor, Koç Kadını pratik ve hızlı yemekleri sever , salata v.s. diyor , işte benim yemek özetim ...

19 Ekim 2010

Mutfağımız eski ve yeni hali ...Tamirci Ada ...




Ekim başında başlamıştık tamirata ... kısa sürdü ama yine de 2 haftaya yayıldı bitmesi .. halen çıtçıt kapak menteşelerimiz eksik ama olsun ... yerleştik ve çok severek kullanıyoruz ... Tamirci çırağı Ada çok çalıştı .. her çaktığı çivi başına 1 tl istedi babasından .. bir dolap 20 çivi ... 2 dolap 40 çivi .... fena sayılmaz .. biraz yorulduk ama değdi...

17 Ekim 2010

Haftalık Menü ..


Şu anda diyorum ki biri olsa ve haftalık olarak şunu şunu yapacağız dese bana ne güzel olur .. Pazar akşamları elimde kalem kağıt, notlara dalıyorum, internette geziyorum, Ada nın haftalık yemek programına bakıyorum ve bizim evin mutfağına menü yapmaya çalışıyorum ... Teknoloji saolsun, siparişlerimi internetten Sarıyer Markete veriyorum ama ... önemli olan ne alacağız değil mi... sonra hergün hergün başıma market işi çıkıyor.... bir de artık arabayı çok az kullanmaya başladığım için gerçekten zor oluyor .. En fenası da Adanın öğlen yedikleri ile çakışmak ... her neyse .. bu konuda bir tavisye Bizim Mutfak ..Hande yaptı oradaki menü düzenlemesini hergüne ne yapalım diye düşünenlere ufak da olsa bir yardım ... ayrıca alıntı da olsa altewrnatif tarifleri ile takip edebileceğiniz bir yer Bugün ne Pişirelim - Facebook da .... son bir seçenek de Ne Pişirsem .. herkese afiyet olsun ..

4 Ekim 2010

Türkmen Mantısı ..



Tomru teyzeye bir öğrencisi getirmiş, Türkmen tenceresi.. Bildiğiniz "steamer" buharda pişirme özellikli , 3 katlı tencere.. biz de mantıyı yapanı bulduk .. işte size harika bir aşçılık örneği.. dışı incecik bir hamur, içinde soğanlı baharatlı kıyma var.. bir çeşit hamurlu köfte .. üzerine de yoğurt yaptık ... bir daha ki sefere bekleriz...

2 Ekim 2010

İlk veli toplantısı, Kinestetik Ada :))

Fazla Yoruma gerek yok, ilk veli toplantısı ve Ada için öğretmeni çok güzel şeyler söyledi ve bir tespit yaptı Kinesitetik Ada ... Ne , nedir derken , işte özellikler .... Bu arada bir kez daha Işık tercihimiz için kendimizi tebrik ettim .. Leyla öğretmenimizin yaklaşımı o kadar pozitif ki.. umuyorum Ada ilkokulda da böylesine doğru bir öğretmene düşecek ... yoksa yapacak çok şeyimiz olacak ...

Kinestetik Öğrenci
Kinestetik bebek yürümeye başladıktan sonra genellikle ailede ikinci bir bölüm açılır. Çok hareketli olan bu çocuklar koltuk, divan, sehpa, masa ve hatta televizyon üzerinde gezer ve asla "dur, yapma" gibi uyarılara aldırmazlar. Kıpır kıpırdırlar ve koşma, hoplama zıplama konularında uzmandırlar. Evlerin dışında oynarlarsa taşlar, topraklar, duvarlar, kayalar, ağaçlar ile sarmaş dolaştırlar. Özellikle görsel anneler bu duruma hiç katlanamazlar. Çocuklarını azarlarlar, sürekli uyarırlar. Oysa ki yapacak bir şey yoktur. Kinestetik bir çocukları vardır ve onu olduğu gibi kabullenmeleri gerekir. Bu bir davranış bozukluğu değil, içten gelen bir arzudur.
Kinestetik çocuklar, eşyalarının düzensiz ve karışık olmasından, hiç rahatsız olmazlar. Düzen onlar için gereksiz bir ayrıntıdır. Kinestetik çocukların tertipli olmalarım sağlamak için onları suçlamak, "Çok dağınıksın, her şeyin her yerde, ne zaman aldığını aldığın yere koyacaksın" mesajları yerine bu dağınıklığın sizin için ne anlama geldiğini anlatmaya çalışmak önemlidir.
Görsel öğretmen kinestetik bir öğrenciyi anlayamaz ve sınıfta yaptıklarının çoğuna tepki gösterir. Öğrenciyi yaramazlıkla suçlar hatta hiperaktif olduğunu iddia edebilir, aileyi sıkıntıya sokar. Kinestetik bir öğretmenin sınıfına düşerse, onun için yaşam biraz daha kolaylaşır ama sorunlar tamamen hallolmamıştır.

- Dokunsallar oldukça hareketli olur.

- Yerlerinde duramazlar.

- Sürekli hareket halindedirler.

- Tahtayı silmek, pencereyi açmak, kapıyı kapatmak, tebeşir getirmek hep onların işi olsun isterler.

- Uzun süre oturmaya zorlanırlarsa derste ne olup bittiğini de anlamaz hale gelirler.

- Bu hareketlilik uygun işlere yönlendirilmezse genelde sınıfta problem çıkarırlar.

- Bizim eğitim öğretim sistemimizden pek yararlanamazlar ve genelde istenmeyen öğrenci haline gelirler.

- Düz anlatım sisteminden en az yararlanan onlardır. Bu nedenle de yaramaz, tembel olarak tanımlanırlar yada zeki olmadıkları ileri sürülebilir.

- Görsel materyaller ne kadar renkli ve canlı olursa olsun, bu materyaller ve anlatım onların öğrenmesini kolaylaştırmaz.

- Öğrenebilmeleri için mutlaka ellerini kullanabilecekleri yaparak yaşayarak öğrenme dediğimiz öğrenme tekniklerinin uygulanması gerekir.

- Sınıf yerine okul bahçesi veya laboratuarda dokunarak, ellerini kullanarak, olayların içinde yaşayarak çok daha iyi öğrenirler.

(Meslek liseleri bu çocuklar için daha uygundur)






1 Ekim 2010

Buyrun ne isterdiniz ?



Ada dün fırçasını aldı banyoya girdi ve çıktığında ben odamda bazı şeyleri düzeltiyordum .. o saçlar da ne ... dedim ve "Anne ben o garson abi oldum" dedi.. hangi garson abi ayol .. "Pazar günü kahvaltıya gittiğimiz yerdeki bana portakal suyu getiren " ...!!!!!!!!!!!!! gerçekten de öyle bir arkadaş vardı, saçlar jöleli .. ortadan ikiye ayrılmış ... nasıl bir gözlem bu .. şaka gibi ...